Uzun geceler apansız bir rüya
Uzun geceler amansız bir hayal
Uzun geceler umarsız bir düş
Düştükçe içine kıvranır zaman
Savrulur yıprandıkça içten içe
Parçalanır avuçlarında iklimler
Pare pare yüreğine dolar
Bencileyin bir sigaradır dua gibi dudağımda
Uzun geceye anlatırım bir tek derdimi
Bir geceydi ki korları hâlâ yakar
Geyik boynuzu yırtarken perdeyi
Narı dağılır öylece yarayı dağlar
Bedeni naçar, zihni dağlar aşar
Geceye doğar bütün umutlar
Gecede serpilir tüm yalanlar
Çırpınır yamaçlarında bencileyin
Sesleri ufkun ardına taşar
Ellerinde can vermekteyken aşk
Gecenin ıssızlığında kan akar
Gece ki tanımsız bir kavramdır
Kavrar etini, kemiğini ve ruhunu
Yangınlar, yangılar içinde bırakır
Çıplanan bedeninde yitik hazlar
İzleri tazedir öylece dolaşır
Parmak uçlarından başlayarak
Zihninin doruklarına ulaşır ve
Yılgın adımlarla
Topuklarına dek dökülür
Ardından çıt çıkarmaksızın
Terennüme başlar
İçindeki ahlar, acılar, sancılar
Nazenin bir şarkıdır çalınır odanda
Geceye söyler şarkısını çaresizler
Çünkü gecedir bedbaht gönlün
Biçare hallerin ikilemi
Sayrılar deryasında biçilmiştir eceli
Yalnız gecenin oluklarında
Sonsuza akarken kovalar
Yalnızca gecede onanır, onarılır
Tarihi geçmiş, tarifi kayıp hazlar
Geceye yayılarak içimize siner
İsimsiz bir ecele benzer sonra
Gecedir şahidi geçip gidenlerin
Yaşananları geceye nakşederler
Binbir gece hüznüyle anlatırlar
Bininci gecedeyse zuhur eder
Duyulur esrik bir edayla
Çağlar geçer böylece nazarından
Gecenin hükmüyle aydınlanır
Masallar gerçeğin hükmüne yeniktir
Ne dersen de durulmaz
Durdurulamaz çılgın yakışı
İsmini anarım ey sevgili, neden susarsın
İmkansızın şarkısını mırıldanır
Orada, şafağın gelişini muştular
Kendi adı kendi zamanıdır
Ayın şavkını paralar
Yerle yeksan eder bütün hisleri
Bir dokunuş, seziş ve duyuşta
Tutkunun doruklarına çıkar
Sonra mağrur adımlarıyla gelir
Sonsuzluğun kıyılarına
Limanlarından ecel kalkar
Bir yorgan misali örtünür
Melanetiyle acze bürünür
Aşkıyla suretini seyrederken
Düşer, dağılır, kaybolur
Mavi konuyor koynuna, niçin tutmazsın